Bu senenin başından beri, öğrencilik yıllarımda veda ettiğim kâğıt ve kaleme tekrar alışmaya çalışıyorum. Yazılarımı önce bir deftere yazıyorum. Sonra da bilgisayara aktarıyorum. Bu 3 aylık deneyimin sonuçlarını paylaşmak isterim.
Odaklanma artışı
Bilgisayar doğası gereği birden çok aracın aynı anda çalıştırma imkanına sahip. “Bir e-postalarıma bakayım, ya Youtube’da bir şey bakacaktım, şunu bir araştırayım” gibi bir sürü odak dağıtıcı eylem parmağının ucunda. Kâğıt kalem ile yazmada ise dikkat dağıtacak şey yok denecek kadar az. Bölünmeme garanti. Bölünmeden yazmak hem daha kaliteli içerikler üretmeme destek oluyor hem de daha verimli.
Daha derin düşünme
Deftere yazma hızım bilgisayara göre katbekat düşük. Bilgisayarda daha hızlı yazdığım için kendimi kaptırarak, anlık çağrışımlarla ilerliyor ve istemesem de yüzeysel kalabiliyorum. Kâğıt ve kalem tatlı bir fren gibi beni yavaşlatıyor. Düşünme hızım aynı fakat kendimi ifade etme hızım yavaş. Bu senkron farkı anlık olarak yeni fikirler ve örneklerle yazıyı geliştirmeme, derinleştirmeme destek oluyor.
İlerleme, hatalar ve fırsatlar
Ekranda yazarken ne kadar ilerlediğinizi, silip geriye döndüğünüzü, mücadelelerinizi ne yazık ki fark etmiyorsunuz. Yanlışlarınızı, devrik cümlelerinizi silip tekrar aynı cümlenin başına dönüyorsunuz. Ama defter öyle değil. Karalamalar, üstü çizilen kelimeler ya da cümleler, yazılan ancak hikâyeye eklemekten vaz geçilen paragraflar, örnekler ya da fikirler defterde durmaya devam ediyor. Ne kadar hata yaptığınızı, metninizi nasıl geliştirdiğinizi görüyorsunuz. İnsan doğrulardan değil hatalardan öğrenir. Hatalarınızı, tekrar değerlendiriyorsunuz. Çıkardığınız ya da üstünü çizdiğiniz bir cümle ya da paragraf yeni bir yazı için ilham olabiliyor.
Yeni bağlamlar yaratma
Deftere yazma temposu, hatalar, yazıyı tekrar tekrar okuma gibi şeyler yeni çağrışımlar, bağlamlar kurmayı sağlıyor. Yeni bağlamlar yeni yazılar için bir tohum vazifesi görüyor. Yavaşlık taze fikirleri ateşliyor.
.
Tekrar ve optimizasyon
Defter ve kalem dünyasından dijitale geçerken yazıyı tekrar yazıyorum. Cümleleri kontrol ediyorum. Hikaye ile bütünlüğüne bakıyorum. Bazı kısımlar ekliyor, bazen de çıkartıyorum. Aktarma işi sadeleşmeyi ve keskinliği sağlıyor. Bu yazıyı deftere 23 Mart’ta yazmışım. Yazarkenki ruh halim ve bakış açım altında yazıya tarafsız bir kez daha bakamıyorum. İkinci kez yazarken başka bir ruh halindeyim. Farklı bir göz bakmış gibi oluyor ve eksiklerimi görmemi sağlıyor.
Geçmişin fırsatları
Kısa süreli bir deneme olsa da birkaç tane defter bitirdim. Bu yazı fikri, ilk yazdığım defteri alıp sayfalar arasında dolaşırken çıktı. Buna ek birkaç yeni yazı fikrini de ateşledi eski yazdıklarıma bakmak. Birkaç sene sonra baktığımda kim bilir neler neler düşüneceğim. Sadece bilgisayar üzerinde çalışmada böyle bir fırsat yok. Hayatımda hiç Google Drive’da eski yazılarım arasında rastgele gezmedim. Ama defterler ne zaman elime geçse bir bakıyorum.
İz bırakmak, günü hatırlamak.
Bir yazıyı yazarken kenarlara köşelere notlar alıyorum. Örneğin ben bu yazıyı yazarken site görevlisi Deniz bahçeyi belliyor, otları yoluyor. Bazen yazıyı kesip aklıma gelen bambaşka şeyleri not alıyorum. Ercan Kesal yazısında olduğu gibi. Aklımda bir konu yokken de oturup günce gibi kendime notlar alıyorum ileride günü hatırlatacak. Benim için bir günlük vazifesi göremeye başladı. Ayrı bir heyecan.
Taşınabilir bir SETUP!
Sanırım yazı yazmak için sahip olunacak en basit setup’a sahibim. Defter ve kalem. Her yerde yazabiliyorum. Bir de FM radyo aldım arkada fonda çalsın diye. Radyo-3, Radyo Eksen arasında gelip gidiyorum. Yazmak için daha verimli bir setup’ım asla olmadı. Sade, kolay, basit.
Tüm bu faydalara ek, yazma verimliliğimi arttıran birkaç öneriyi daha yazının sonuna eklemek istiyorum.
Ekran süresi azaldıkça yazı miktarım arttı. Bilgisayardan uzaklaş.
Güne erken başlamak önemli. Telefonlar, kargocu, toplantılar sabahın erken saatlerinde daha az karşınıza çıkıyor. Bölünmüyorsunuz.
Telefonu yanına alma, başka odada bırak. Doğal olarak bölünme. Aklına gelen bir şeye hemen bakma ve kapılıp gitme.
Defterdekileri bilgisayara gündüzleri bolca bölündüğün zamanlarda aktar. Zaten bölünüyorsun. Parça parça yapabileceğin bir iş.
Kalem ve defterini hep yanında taşı. Aklına gelince not al, yarım saatlik kaçamaklarda neler yazabileceğini unutma.
Ben yıllar sonra hem de kötü yazımla defter ve kaleme dönmek konusunda çok ön yargılıydım. “Denemeyeyim olmazsa bırakırım” dedim, alışkanlığım oldu. Açıkçası faydası beklediğimden katbekat fazla oldu. Bunların kişisel bir deneyim olduğunu unutmayın lütfen. Ben denemenizi şiddetle tavsiye ederim. İyi yazılar!
Üye yorumları