Geçtiğimiz hafta eşimle birlikte E5 üzerinde giderken bir araç ilanı gördük. Ne zamandır arada kaldığımız bir konu idi bir araç almak. Geçtiğimiz Mart bir niyetlenip “Doğru zaman mı? Gerekli mi gerçekten? Piyasa düşecek mi acaba dedikleri gibi?” gibi sorular sorup ertelemiştik. Faizler yüzünden kredi almanın anlamsızlaştığı, nakit kalmadığı için otomobil piyasasının durduğu bu günlerde kafamız acabalar ile dolu iken “bakalım ister misin?” dedim eşime. “Neden olmasın?” yanıtıyla direksiyonu bayiye kırdık.
Aracı parkedip, bayiye girdik. Bir görevli, satışçıların dolu olduğunu, biraz beklememiz gerektiğini söyledi. Biz de arabaların arasında dolaşmaya başladık. Baya zaman geçti. Hiç bir araç hakkında bilgi alamadık. Kendi aramızda bu küçük, bu büyük, bu hibrit diye diye boş boş arabaların arasında gezindik. Bir süre sonra kimse bize seslenmeyince (belki de ismimizi bir kenara yazsalar seslenebilirlerdi) tekrar görevlinin yanına gittik kendimizi hatırlattık. O sırada şans eseri oradan geçmekte olan Yusuf beye bizim araç baktığımızı söyledi görevli hanımefendi. Hangi araç ile ilgilendiğimiz, ne zaman almayı düşündüğümüz gibi hiçbir bilgiyi sormadığı için bilmiyordu ve doal olarak Yusuf bey ile de paylaşmadı.
“Merhabalar” dedi Halil bey ve devam etti “Nasıl yardımcı olabilirim?” Biz “bu marka bu model ile ilgileniyoruz” dedim. “Stoğu var mıdır?” diye sordum. “Bulamazsınız hiç bir bayide, Türkiye’de yok” dedi. “Şu şu şu modeli var elimizde. Fiyatı da X lira. Bütçenize uygun ise onu konuşabiliriz” dedi.
Biraz sitemkar şekilde “İsteseniz siz ödeme koşullarını söyleyin bize biz internetten araca bakalım” dedim. “Elbette” dedi, anlattı eksik olmasın. Teşekkür edip, ayrıldık.
Bu yazı sadece üyelere özel!
Üyelere özel tüm yazılara ve bu yazıya ulaşmak için şimdi abone olun ve hesabınızı yükseltin.
Hemen kayıt ol
Bir hesabın var? Giriş Yap