İçinde yaşadığımız sistem başarısını bizi her şeye yabancılaştırmaya borçlu diye düşünüyorum. Karl Marx’tan aldım bu tanımı. O işçinin işe, ürüne yabancılaşmasından bahseder. Bütünün bir parçasıdır ve işçi bunun farkında olmaz, emeğinin değerini ve karşılığını bilmez diye anlatır. Ya da öyle bir şeyler. Şu an detaylıca bakmaya üşeniyorum. Varmak istediğim yer açısından önem arz etmiyor. Varsın başka bir şey söylemiş olsun…

Yabancılaşma kavramını bence modern dünyanın genel kavramlarından birisi. Belli açılardan da çok ironik bulduğum bir durumu anlatıyor. Yabancılaşmanın sadece üretim için değil tüketim için de olduğunu düşünüyorum. İnsan modernite ile birlikte ve sanırım globalleşme ile birlikte tüketime de yabancılaşıyor.

Bir köyde olduğumuzu düşünelim. Fırıncıyı bilirsin. Lokantayı, kahvehaneciyi tanırsın. Pazardan mal aldığın adamı, komşunu, onun komşusunu… Köy gibi nüfusun kısıtlı olduğu yerlerde üretim de kısıtlı. İletişimde bulunduğun insan sayısı az aksine dedikodu grup içinde yaygın. Bu şartlar altında domates üreten çiftçinin iyi birisi mi kötü birisi mi olduğu bilgisine dedikodu ile sahipsin. Karısını döven fırıncıdan ekmek almıyorsun mesela. Çocuk işçi çalıştıran lokantadan uzak durabiliyorsun. Üretim imkanları kısıtlı, doğal olarak ürün çeşitliliği az. Buna ek ürünler ancak basit ihtiyaçları karşılayacak düzeyde. Tüketim açısından da zaten daha fazlasını tüketecek bir gelir sahipliği yok. İhtiyaçlar sınırlı, imkanlar gibi.

Ama şehirlerde durum çok farklı. Şehirler modernitenin yarattığı yaşam alanları. Kentleşme ve sanayileşme birbirini etkileyerek şehirleri inşa etmiş. Şehirleştikçe tüketim ile ilgili ihtiyaçlar ve talep farklılaşıyor. Üretim için de benzer bir durum söz konusu. Artan talebi karşılamak için artık daha karışık üretim ilişkileri gerekmekte. Artık temel seviye ürünler yerini daha fazla işlenmiş, birbirine entegre olmuş ürünlere bırakmış durumda. Köylerde sadece mal varken şimdi yarı mamül gibi ürünlere ihtiyaç var. Köyde hem teknik hem de üretim kaynağının yetersizliği sebebi ile otomobil üretmek imkansızdı. Ama şehirlerde durum farklı. Lastiği, aküsü, egzozu, direksiyonu, koltuğu ayrı üreticilerin ürünleri. Otomobil fabrikası büyük bir montaj hattı. Otomobil son ürün ancak içinde on binlerce farklı ürünü barındırmakta. Yabancılaşma dediğimiz kısım için güzel bir örnek.

Bu yazı sadece ücretli üyelere özel

Ücretli üyelere özel tüm yazılara ve bu yazıya ulaşmak için şimdi abone olun ve hesabınızı ücretli aboneliğe yükseltin.

Hemen kayıt ol Bir hesabın var? Giriş Yap