Çok uzun zamandır aradığım bir video var. Süleyman Demirel’in katıldığı bir “Genç Bakış” videosu. Hacettepe Üniversitesi olduğunu sanıyorum soru soran öğrenciden dolayı. Ama emin değilim. Tüm eğitim, üniversite, devlet, özel okul, meslek tartışmalarında aklıma gelir bu video.

Hacettepe Tıp Öğrencisi gencecik intern doktor kızımız mikrofonu alır. Okulunu, bölümünü söyleyerek söze girer. Cumhurbaşkanı’na karşı dimdik duruşu, özgüveni, tutkuyla karışık heyecanı hala gözlerimin önünde.

“Ben, Türkiye’nin en iyi tıp fakültesinden mezun olacağım. Türkiye’nin en iyi hocaları burada bana eğitim verdiler. En iyi laboratuvarlarda, en iyi imkanlarla eğitim aldım. Ne yazık ki Türkiye’de bu eğitimin yanından bile geçmeyecek bir sürü üniversite var. Hatta sizin adınıza kurulmuş ama doğru düzgün bir laboratuvarı bile olmayan üniversiteden mezun olacak doktorlar var. Biz doktorlar insanlara hizmet veriyoruz. Canları bize emanet. Sizin üniversiteden mezun olan da doktor olacak, ben de doktor olacağım. İkimiz de aynı mıyız sizce?”

Süleyman Demirel’i gösteriyor kamera. En ufak bir mimiği oynamıyor. Sabırla bekliyor cevap vermeyi. Gözlerinde bir anlam arıyorum. "Haklı kızcağız” der gibi bakıyor. (Ya da bana öyle geliyor.)

Intern doktorumuz daha hiddetli, daha heyecanlı bir sesle konuşmaya devam ediyor: “İkimizi ayırt edecek, iyi doktor ile kötü doktoru ayırt edecek bir sınav olması gerekmez mi? Herkes doktor olamamalı.”

Salon sessiz. Mesleğini, mesleğinin standartlarını yüceltmek isteyen doktor adayı ile Süleyman Demirel’i aynı ekranda görüyoruz. Sessizlik büyüyor…

“Haklısın kızım” diye söze başlıyor Demirel. “İnsanların canları size emanet.”

Biraz anlatıyor, eğitim, okul, ülke gerçekleri falan feşmekân. Sonra beni düşündüren, hatta yıllarca sağda solda anlattığım cevabı veriyor.

“Ama bir şeyi anlamanı istiyorum senden. Benim devlet olarak işim imkân yaratmak. İyi doktor olmak senin işin, benim değil.” diyor.

Bugün onu hiç görmemiş birkaç kuşak var. Seveni, sevmeyeni, beğeneni, beğenmeyeni. Benim odağım da sadece bu sözleri var. Hala geçerli olduğunu düşünüyorum bu sözlerin. Öğrenmek, değişmek, gelişmek, iyi mühendis olmak, doktor olmak, sanayide usta olmak senin işin. Devletin görevi, ailenin işlevi sana imkân yaratmak.

Bu açıdan bakmak lazım üniversite okumalı mıyım tartışmalarına. İmkân sahibi olmak ve kullanmak aynı şeyler değil. Yer gök online eğitim. Hemen hemen herkesin de erişimi var. Bu imkânı kullanan kaç kişi var?

İşini iyi yapmak, mesleğinde iyi olmak, okulun, internetin, ailenin imkanlarından faydalanmak bence de bizim işimiz. Daha önce yazdığım bir yazıdan alıntı yapmama izin verin:

Soru üniversiteye gitmeli mi gitmemeli mi değil. Soru senin öğrenmeye, gelişmeye, değişmeye, bir şeyler üretmeye gönlün var mı?

Hacettepe’den kötü doktor mezun olmuyor mu?

Süleyman Demirel Tıp’tan hiç mi iyi doktor çıkmaz? Bir tane bile mi?

Sizin hikayeniz ne? Sizin iyi olmaya, üretmeye, gelişmeye gönlünüz var mı?

Yazıyı paylaş