Discover more from Buraksu.com
%50’lik hayal kırıklığım
Pazarlama sadece büyük şirketlerin milyonluk bütçelerle yaptığı bir şey değil. Küçük işletmeler için samimi, güleryüzlü hizmet ve birazcık esnaflık bile yeterli olabilir. Ama bu bir olamama hikayesi.
Bir kaç bürokratik işlem için Aysel’in (eşim) fotoğraf çekilmesi gerekti. Gündüz yakındaki fotoğrafçılara harita uygulamasından baktı. Puanlarını karşılaştırdı, yorumları okudu. Sonra birisini seçip telefon ile aradı. İhtiyacını anlattı, bugün gelmeyi düşündüğünü söyledi. Telefonu kapattı. Akşam altıdan sonra fotoğraf çekileceğini söyledi.
Akşam altı gibi evden çıktık. Fotoğrafçının yakınında park yeri yoktu. Aysel’i bırakıp park yeri aramaya devam ettim. Beş dakika sonra yanına geldiğimde kapalı dükkân önünde fotoğrafçı ile telefonda konuşurken buldum Aysel’i. Telefonu kapatınca, “Çekim varmış, erken çıkmışlar, çok özür dilediler.” dedi. “Keşke saat konuşsaydım.” diye devam etti. Sağlık olsun başka bakalım dediğimde karşı kaldırımdaki fotoğrafçıyı gösterdi. “Yorumları kötü ama yapacak bir şey yok.”
Karşıya geçtik. Dükkâna girdik. “Biyometrik fotoğraf çektirmek istiyorum.” dedi Aysel. “Ne kadar? Bir de hemen veriyor musunuz?” sorularına tatminkâr cevap alınca beni kapının girişindeki sandalyede bırakıp stüdyoya geçti. Ben de bekleme süremi etrafı inceleyerek geçirmeye başladım.
Bir sürü boş albüm, boş çerçeve raflarda. Duvarlarda tanımadığım insanların resimleri. “Instagram’da bizi takip edin %50 indirim kazanın” diyen bir yazı dolabın üstünde. Karşıda TV ekranında birisinin düğün videosu dönüyor. Ben de kendi kendime artık hiç fotoğraf basmadığımızı sorguluyorum. Telefon çok bozdu bizi diye düşünürken kendimce bazı gezilerimizin baskısını almayı düşünüyorum. Arada ele alıp bakmalık fiziksel bir albüm harika olmaz mı? Tüm yurt dışı tatilleri için bir albüm. Gökçeada özel bir tane daha? Belki bir de hayvanlarımız için…
Aysel ve fotoğrafçı geliyor. Fotoğrafçı bilgisayar başına geçip rötuş yapmaya başlıyor. Aysel de yanıma geliyor. “4 tane biyometrik lazım.” diyor bir yandan da. Vize için mi sorusuna hayır diyerek ihtiyacı olan fotoğraf ölçüsünü veriyor adama. Fiyatı soruyor. Cevap gelmeden ayağa kalkıp adama doğru yürüyor ve bir yandan da bana “aslında vize için de gerekecek hazır gelmişken onu da bastırayım.” diyor.
“Sen bilirsin, Instagram’da takip edersen indirim varmış.” diyerek dolabın üstünü işaret ediyorum. Fotoğrafçı, “O sadece fotoğraf baskılarında!” diye uyarıyor. “Evet, evet, okudum.” diyorum. “Zaten vize için kullanılacak fotoğraflar daha önceki fotoğrafın baskısı olacak. Ona indirim yaparsınız…”
“Sadece telefonunuzdaki fotoğrafların baskısında geçerli bu kampanya. Benim çekimlerimde olmaz.” diye kestirip atıyor. Ben de severim tatlı tatlı uzatmayı böyle durumlarda. Bir yandan gülümserken “Aslında bu bir çoğaltma, siz de biliyorsunuz. Biz biyometrikleri alalım. Ben telefonumla fotoğrafını çekeyim. Onu bastıralım o zaman size.” diyerek şakayla karışık takılıyorum.
“Olur mu öyle şey!” diye tersliyor beni. “Ben o fotoğrafları da baskıya hazırlayacağım. Çok işi var.” diyor. Aysel uzatmıyor daha fazla. “Peki önemli değil. Onu da verin, işimiz bitsin gidelim” diyor. Sessizce adam işine ben duvardaki resimlere bakıyorum. Baskı alınıyor. Ödeme yapılıyor. Çıkıyoruz.
“Yorumlarda zaten yazıyordu bu adamların meymenetsizliği” diyor karşıya geçerken. Aysel’in koluna girerken “Hayret ediyorum böyle işletmelere” diyorum. “Müşteriler açık açık maps’te geri bildirim vermiş. Bir kişi değil. Yüzlerce kişi. İnsan hiç mi sorgulamaz kendini, hizmetini?”
Aklıma sadece 10 dakika önce kaç tane albüm almayı düşündüğümü, kaç yüz tane fotoğraf bastırmayı planladığımı düşünüp bir kez daha yaşadığım deneyime hayret ediyorum. %50’lik hayal kırıklığımı katlayıp cebime koyuyorum.
Google Maps’e bir yorum da ben bırakıyorum:
“Bundan sonra benim için bu fotoğrafçı bitmiştir. Daha bu fotoğrafçıya gelmem!” *
Subscribe to Buraksu.com
Kendimi yazarak ifade etmeye çalışıyorum. Hemen hemen her gün yazıyorum. Bazen pazarlama, bazen teknoloji, bazense yaşadığım bir olay yazılarımın konusu oluyor. Hadi gel, sen de yazma yolculuğumun bir parçası ol!
Yorumları okumadığına eminim, ama ispat edemem..