Başarının sırrı:"Duos insequens lepore's neutrum capit"
Yüzlerce yıllık bir söz başarı yolculuğunda bize ışık tutabilir mi? Latincesini çözemediyseniz buyrun Yunanca karşılığı "Δυοῖν ἐπιθυμήσας οὐδετέρου ἔτυχες"
Erasmus programının isim babası Hollandalı felsefeci, hümanist bilgin, ilahiyatçı Desiderius Erasmus, 1466'da Rotterdam'da doğdu. Erasmus'un en ünlü eseri, Deliliğe Övgü’yü (Latince: Stultitiae Laus) belki duymuş, belki okumuşsunuzdur. Ve evet, Erasmus öğrenci değişim programının adı Desiderius Erasmus’dan geliyor. Yazımıza ilham veren sözün de geçtiği, 1500 yılında kaleme aldığı Yunanca ve Latince atasözleri derlemesi “Adagiorum Collectanea Adagii” adlı eserin de yazarı.
Erasmus, "Duos insequens lepore's neutrum capit" atasözünü bu kitapta, 2236 numaralı atasözü olarak listeler ve bunun Yunanca karşılığının "Δυοῖν ἐπιθυμήσας οὐδετέρου ἔτυχες" (iki şeyin arzuladığı hiçbirine ulaşamadı) olduğunu belirtir. Bu atasözünün Latinceden çevirisi ise şöyledir:
"İki tavşanın peşinde koşan, hiçbirini yakalayamaz."
Biz buna benzer bir sözü “İki karpuz bir koltuğa sığmaz” ya da “bir kucakta iki karpuz taşınmaz” olarak Türkçe’de de kullanıyoruz. Benzer anlamları olsa da ben tavşan peşinde koşmayı, aktif bir eforu vurgulamasından dolayı daha anlamlı buluyorum.
Yüzlerce yıl önce söylenen bu söz, bize hepimizin bildiği ancak sıkça görmezden geldiği bir gerçeği hatırlatıyor. Elimizdeki kaynak, imkan ve zaman kısıtları aynı anda iki tavşan yakalamamıza yetmez. Doğrusu, bir tercih yapmak ve eldeki kaynaklar ile yakalama olasılığı en yüksek tavşanı kovalamak. Basite indirgersek, imkanlarımızı, kaynaklarımızı, zamanımızı verimli kullanarak bir işe yatırma ve başka işlere hayır deme durumu eşittir “odaklanma”.
Hemen kendi uzmanlığımdan örnek vereyim. Marka olma yolculuğunun en önemli adımlarından birisi odaklanma. Bir hedef kitleye, bir kavrama, bir değer teklifine odaklanma işin olmazsa olmazı. Bunu yapmamanın bedeli markalar için çok ağır. Daha önce odaklanmanın önemine başka yazılarımda da değindim. Hatta üzerinde çalıştığım ve parça parça buraksu.com üzerinde sizlerle paylaştığım FRAME pazarlama modelinin ilk basamağı odaklanmak üzerine: “Focus”
Pazarlama için, hedef kitlenize odaklanın. Ürününüzün değer teklifine odaklanın. Ürününüzü odaklandığınız kitle için daha iyi hale getirmeye odaklanın. Emin olun pazarlamada başarılı olmanın sırrı odaklanma. Ama bu sır sadece pazarlama ile kısıtlı değil. Hangi işle, hangi alanla, hangi hobiyle, hangi enstrümanla ilgileniyorsanız ilerlemenin, başarılı olmanın da olmazsa olmazı odaklanmak.
Bir enstrüman mı çalmak istiyorsunuz. Uzunca bir süre ikinci bir enstrümanı bırakın satın almayı, elinize dahi almayın. Davul mu çalacaksınız. Odağınız da sadece o olsun. Dinlediğiniz şarkılarda ritmlere odaklanın. Bir kitap mı okuyacaksınız? Ritmin tarihini okuyun ya da başarılı davul virtüözlerinin biyografilerini. Film mi izleyeceksiniz, aklınızın bir köşesinde filmin müzikleri, nasıl aktığı ve kendine özgü temposu olsun. “Artık benim için tamam. Ben davulda belli bir seviyeye geldim” mi diyorsunuz, o zaman gitarın tellerine pena ile bir dokunmak mümkün.
Yazdıklarımdan generalist olmayın anlamını çıkartmayın. Generalist olmak ile maymun iştahlı olmak aynı şey değil. Davul öğrenmeye karar verdiniz. 2 hafta her gün davul egzersizi yapıp, üçüncü hafta “gitar da öğrenmek lazım” diyip “gün içinde yarım saat de gitar çalayım” derseniz ikisini de öğrenemeyeceğinizi garanti ederim. Nereden mi biliyorum? “Doktorun dediğini yap, yaptığını yapma” ikinci atasözümüz olsun. :)
Seçtiğiniz bir meslek varsa başarılı olmak için ona odaklanın. Şirketiniz mi var odağınız “core business” olmalı. (Bakın bu tavsiye için McKinsey milyon dolarlık faturalar kesiyor.) Bir konuda uzmanlaşmak mı istiyorsunuz? Uzmanlık alanınıza odaklanın. Çok kolay gibi gözükse de uygulaması gerçekten zor bir tavsiye. Odaklanma sadece hayır demek de değil, hayatınızın her alanında da odağınızı merkeze almak demek.
Dil mi öğreneceksiniz. Odaklanın. Dizileri yeni dilden alt yazı ile izleyin. Telefonun dilini değiştirin. Dilini öğrendiğiniz ülke hakkında, kültürü, tarihi, sineması ya da yemekleri hakkında da okuma yapın. O dili konuşan insanlar ile tanışın bir araya gelmeye çalışın… Odaklanmayı sadece dikkat verme, diğer başka şeylerle ilgilenmeme olarak görmeyin. Tüm imkan ve kaynaklarınız ile efor harcamak olarak görün.
Aynı anda iki startup’ı ayağa kaldırmanıza gerek yok. Aynı anda iki dil öğrenmek zorunda değilsiniz. Uygulamadaki tüm kullanıcıların memnun olması gereksiz. Aynı anda hem davul hem de gitar çalamazsınız. Hem muhasebeci hem de proje yöneticisi olamazsınız. Deneyebilirsiniz ama yapamazsınız.
Karar süreçleriniz de kendinize her zaman şunu sorun. Buna gerek var mı? Bu seçimim odağımı ne kadar dağıtacak.
Başarının sırrı vereceğiniz “hayır” cevabında gizli.
Erasmus’un sözünü hatırlayalım:
"İki tavşanın peşinde koşan, hiçbirini yakalayamaz."
Sonuç almanın, başarılı olmanın yolu yüz yıllar önce de aynı idi, şimdi de aynı: "Odaklanma”
Son derece generalist açısı olmuş. Başarının tek bir formülü olmamasının yanı sıra başarının ölçü birimi ne? En basitinden Erasmus'u başarıya ulaştıran bu formül olabilir ama Newton fizikten tutu astronomiye, simyadan tut teolojiye kadar birbirinden son derece farklı konular üzerinde çalışmıştır ve çoğu bilim tarihçisine göre Erasmus'dan kat kat daha "başarılı"dır.