Bu logonun sorumlusu kim?
Vallahi ben değilim. :) Faturayı her zaman ki gibi ajansa kesmek kolay. Gerçek sorumlu masanın öteki tarafında. Gelin nedenine birlikte bakalım.
Trendyol Süperlig’in yeni logosu yukarıda gördüğünüz gibi.
Bir logo tanıtım filmi var. Dış ses coşkuyla aşağıdaki metni seslendiriyor:
Futbol herkesindir.
Babasının omzunda maça giden çocukların,
Yetmişinde omuz omuza verenlerindir.
Sahada terini akıtanların, mücadeleyi asla bırakmayanlarınındır.
Herkes bu oyunu kazanmak için oynar.
Ama asıl mesele başkadır.
Asıl mesele yürekten gelen sevgidir.
Milyonlarca insan işte böyle bir araya gelir.
Yürekten oynayanların hem sahada hem tribünde yüreğini ortaya koyanların
Ama en önemlisi yürekten sevenlerin ligine hoş geldiniz.
Trendyol Süperlig
” Futbol aşkına ”
"Süper Lig'in yeni logosu, zaferi ve gönülden oynanan futbolu simgeliyor." diyor basın açıklaması.
"Logonun üst bölümü kolları açıp sevincini taraftarlarla paylaşmayı, alt kısmı ise son saniyeye dek tüm kalbinle mücadele etmeyi temsil ediyor. Trendyol Süper Lig takımlarının, tüm taraftarların ve paydaşların bu logo altında aynı değerler ve ortak bir amaç altında buluşup birleşmesi, fair play içinde bu güzel oyunu daha da güzelleştirmesi bekleniyor." diye devam ediyor.
Ben tasarımın kendini anlatması gerektiğini düşünenlerdenim.
Güzel, çirkin, iyi ya da kötü gibi subjektif fikirler tartışılabilir. Hepsine de saygım var. Ama ben daha işlevsel bakıyorum tasarım ile ilgili kreatiflere. Doğrusu bu demek değil, bu benim yoğurt yeme şeklim. :)
Bu logoya bakan, seyircinin kollarını, alt tarafın yürek olmasını anlayabilir mi? Gönülden oynanan bir futbol, yürekten bir mücadele, fair play nerede? Basın bültenini okuyunca kocaman bir “haaaa” diyorum ama gördüğümden, anladığımdan değil, şaşkınlığımdan.
Tanıtım filminin metni işin aslında nasıl yapıldığının ipuçlarını barındırıyor. Muhtemelen ajans önce kreatif üretimi yapmış. Sonra bu logoya uygun müşteriyi ikna edecek bir rasyonel yazmış ve işi federasyona satmış gibi duruyor. Evet ajanslar müşteri doğru düzgün “brief” vermeyince böyle işler yaparlar. Strateji olmadan yapılan logoyu anlatan, tutarlılığı ya da bütünlüğü sıkıntılı bir filmle de iş taçlandırılmış gibi.
Gibi diyorum çünkü kesin olarak süreci bilmiyorum. Hangi ajans yapmış diye bakındım ancak bulamadım. Yorumlarım genel ajans, müşteri süreçleri ile ilgili. Herkesin iyi niyetli olduğu, tanıdığa değil işini layıkıyla yapan birilerine iş verildiğini düşünerek.
Logo seçim sürecini bilmediğim gibi, ajans seçim ya da konkur süreçlerini de bilmiyorum. Nasıl bir “brief” verildi ondan da haberim yok. Ama müşteriler ile ilgili tecrübelerim (örümcek hislerim) muhtemel brief’in şu şekilde olduğunu söylüyor:
“Trendyol Süperlig logosunu değiştireceğiz. Ligi biliyorsunuz. Bizi tanıyorsunuz. Önümüzdeki yıllarda bu logoyu kullanacağız.”
Biz iyi ya da kötü işleri değerlendirirken sıklıkla işi üreteni (ajansı) değerlendirmeye, yargılamaya meyilliyiz. Halbuki her yaratıcı işi veren, ajanstan geleni kabul eden, onaylayan bir diğer tarafı daha var. Bir işin iyi olması tarafların birbirini anlamasına, doğru geri bildirimler ile işi geliştirmesine ve sonunda herkesin memnun olmasına bağlı. Bu karşılıklı ilişkide taraflardan birisi işini eksik yaparsa sonuç böyle oluyor.
Peki bu işin sorumlusu kim? Bilmiyorum. Ama bir fikrim var. Kendimi şöyle ifade edeyim:
“Bu logonun böyle olmasının sorumlusunun federasyon olduğuna eminim ama ispatlayamam.”
Elbette ki yazdıklarımda yanılıyor olabilirim. İlgili ajans ya da yetkililer bu konuda görüş iletmek isterlerse her zaman dinlemeye ve paylaşmaya hazırım.
BONUS: Brief konusunda daha önce yazdığım, müşterilerimin arayıp da “biz öyle değiliz değil mi?” diye sorduğu harika bir yazım var. Hemen aşağıda: