OpenAI lansmanı sonrası tartışabileceğimiz üç yeni fikir
OpenAI lansmanı sonrası her yerde kimlerin işsiz kalacağı ile ilgili yorumlar var. Ben fırsat ve tehdidi bir arada yaşadığımızı düşünüyorum. Yapay zekâ hakkında masaya üç yeni fikir koymak isterim.
Bu yazıyı olabildiğince kısa tutmak istiyorum. Bağlamı için, daha önce yazdıklarıma da bir bakmak kıymetli olabilir. Keyifli okumalar:
AI devrimi ile ilgili nasıl g*t oldum
Dün OpenAI, GPT-4o’yu duyurdu. Sesli asistandan, video özelliklerine, çeviri yapmaktan şarkı söylemeye bolca özellik aşağıdaki linkteki akışta video olarak mevcut. Kaçırdıysanız yazıya başlamadan bir bakmanızı öneririm.
Yapay zekâ her geçen gün yeni özellikler kazanarak gelişmeye devam ediyor. Her yeni özellik, her yeni lansman sonrası her yerde benzer yorumlar yapılıyor. Her yerde bir “devrim” muhabbeti. Evet ben de sağda solda “bu bir devrim” diye yazdım çizdim. Ama sonra anın heyecanını arkamda bırakıp bir daha değerlendirdim ve g*t olduğumu itiraf ettim.
Yeni özellikler ile birlikte baktığımızda söyleyecek yeni bir şey var mı? Fikrim değişti mi?
Evet, söyleyeceklerim var. Ama sonda söyleneceği cevabı başta söyleyeyim. Fikrim değişmedi.
Ben bir devrim yaşadığımızı değil zamanla giderek iyileşen ve yok olacak bir teknolojiden bahsediyorum. Bu gördüklerimiz teknolojik gelişmeler olsa da bence yarattıkları etki verimlilik artışı.
ChatGPT ile zaten sesli konuşabiliyordunuz. Lansmanda izlediklerimize göre daha iyi bir ses deneyimi var ortada.
ChatGPT önceki sürümlerinde de görsel yorumlayabiliyordu. Video için de yorumlama özelliği gelmiş.
Seslendirme zaten iyiydi, şimdi çok daha iyi olmuş.
Gördüğüm kadarı ile çoğu özellik iyileştirilmiş ve anlık kullanılabilir hale gelmiş. Bu sebeple dünkü lansmandaki çoğu özelliğin verimlilik-performans artışı olduğunu düşünüyorum.
Lansman video’larında gösterilen deneyimin çok etkili olduğuna itirazım yok. Ama bu konularla birazcık ilgilenen herkes, OpenAI teknolojisinin kısa sürede bu seviyeye geleceğini zaten öngörüyordu. Sanırım bilmek ile deneyimlemek aynı etkiyi yaratmıyor.
Ben daha önce yazdıklarıma ek olarak masaya üç tane taze fikir koymak isterim. Şimdi kısaca yazacağım ancak devam yazılarında genişletebilirim.
Yapay zekanın imkân ve fırsat yaratma potansiyeli. Ajans tutamayan küçük işletmelerin pazarlama yapabilmesi, yabancı dil bilmeyen birisinin ürününü yurt dışına satabilmesi, görme engelliler için sesli yardımcı vb. onlarca şey.
Yapay zekâ sayesinde az bilenin orta bilen, orta bilenin çok bilen, çok bilenin daha çok bilen olabileceğini düşünüyorum. Vasat bir metin yazarı daha iyi metinler yazabilir. Kötü bir yazar ya da hiç metin yazma kapasitesi olmayan birisi ortalama içerikler üretebilir. İyi bilenler ise daha iyisini üretebilir, yeni şeyler söyleyebilir. Vasat bir yazılımcı daha iyi olabilir. Vasat bir memur, daha iyi olabilir.
Kimler işsiz kalacak konusunda ben alıştığımız düzenin kolay değişeceğini düşünmüyorum. Pandemide bol bol konuşulan “yeni ofis düzenini” hatırlatmak isterim. Herkes ofislere dönmeye başlamadı mı? Statüko kolay değişmiyor. Zaman alacak. Her şey ve herkes zamanla adapte olacak. Bugün organizasyonların hiyerarşik yapısı sorumluluk dağılımına göre oluşmuş. Yapay zekâ harika çalışsa da birileri hala işin çıktılarını onaylayacak, planlayacak ve dağıtacak. Düşen üretim maliyetleri bugün piyasada talep oluşturmayan küçük işletmelerin imkân sahibi olmasına yardımcı olacak. Yeni iş alanları doğacak. Dünya değişecek ancak bize adapte olma fırsatı da verecek.
Zaman buldukça bu fikirlerimi temellendirmek ve detaylandırmak isterim. Pandemide çok hızlı şekilde karantinaya adapte olan bir dünyanın yapay zekaya da adapte olacağını düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi kaybedenler, işsiz kalanlar ya da ticari olarak batanlar uyum sağlayamayanlar olacak. Devam yazılarında görüşmek üzere.