Selektör yapan kamyon
Bazen insan gerçeği olduğu gibi kabul etmez de kendini kandırır. Böyle zamanlarda gerçek gelir, kendini hatırlatır.
Düne kadar nakliye firması ile 5-6 kez telefonla konuştum.
Her şeyi iyi kötü netleştirdik. Bence netleştirdik daha doğrusu.
Dün akşam saat yedi civarında eşyaları yükleyeceklerdi.
Saat beş gibi teyit için aradım. “Gecikeceğiz abi dokuz yapalım“ dedi.
Saat sekiz buçukta aradım “Bu gece zor olacak, sabah direkt sana gelelim” dedi.
“Sabah en geç saat sekizde gelin o zaman yükleyip yola çıkalım” dedim.
Anlaştık.
Tüm gece Aysel’le koli yapıp her şeyi hazır ettik ve iki gibi yattık.
Altı buçuk gibi kalktık. Son kontroller.
Sabah sekizde gelen olmadı. “Geç geleceğiz” diye arayan da olmadı.
Çeyrek geçe ben aradım “Neredesiniz?” diye.
“Abi, arkadaş uyuya kalmış telini açmıyor” dedi. “Yarım saate başlıyoruz.”
Son kez “Peki” dedim.
Saat dokuzda “bu iş bunlarla olmayacak” dedim Aysel’e ve alternatif şirket aramaya başladım.
Saat ona geldiğinde cumartesi günü taşınmak için yeni bir firma ile anlaşmıştım.
Yeni firma ile telefonu kapattım. Beş dakika sonra “geldik abi” diye aradılar.
Teşekkür ettim. Çalışamayacağımızı söyledim. Telefonu kapattık.
Sürekli benim arayıp planlama yapmaya çalışmamdan, son gece verdikleri saatleri tutturamamalarına bir sürü uyarı vardı ve ben görmezden gelmeyi tercih ettim.
Bu adamlarla bu işin olmayacağını en başından bilsem de kısıtlı seçenek, hatta zorunluluk gibi bahaneler ile durumu rasyonelize ettim. (Gökçeada’da yaşamanın zorlukları.)
Üzerime selektör yaparak hızla gelen kamyon bana çarptığında mecburen konfor alanımı terk ettim, yeni bir firma ile yeni bir anlaşma yaptım.
Bugünden çıkartılacak derslerim var:
Konfor alanından kendin çık. Ezilmeyi bekleme.
Daha önce yazmıştım. İçinde bulunduğumuz durumu rasyonelize etmeye meyilliyiz. Daha dışarıdan bakmak, daha sorgulayıcı olmak kıymetli.
Her zaman bir alternatif, her zaman başka bir çözüm var. Daha iyi bir çözüm için efor harca.
Cumartesi taşıyacak nakliyecilerin selektörlerini önceden gör. :)