Vizeciler, din adamlarına aşırı benzer… Pazarlamacılar da…
Ne olduğunu, nasıl olacağını bilen birisi gibi gözüken ama genelde atıp tutmak ile meşgul meslek gruplarında bu hafta konuğumuz vizeciler.
Barış, “Vizeci ile konuştum. Bir önceki vizeyi Yunanistan’dan alıp, Yunanistan harici ülkelerde daha uzun süre konakladıysan, Yunanistan’a girip çıksan bile vize vermiyormuş, red ediyormuş” dedi telefonda. Böylesi bir açıklama ile karşılaşan hemen hemen herkes gibi tepki verdim: “Hmmmm.”
Sonrasında benimle paylaşılan bu önemli açıklama üzerine düşündüm. Öncelikle “bu bir bilgi mi yorum mu idi” kafamdaki soru. Konsolosluğun bu konuda belirlediği açık bir kural var mı diye bakındım internete. Red gerekçelerinde böyle bir şey bulamadım. Birkaç kişiye sordum son zamanlarda vize için başvuru yapan. Onlar da kesin bir şey söyleyemediler. Nihayetinde vizecinin açıklamasının bir yorum olduğunu düşünmeye başladım.
Vizecilik işinin iki bacağı var. İlki evrak toplama, form doldurma ve başvuru. İkincisi ise çıkan sonuç hakkında “neden vize çıkmadığına dair” yorum yapma. İşin yapısı gereği çıkan vizelerin neden çıktığını kimse sorgulamıyor. Sıkıntılı kısım vizeye red gelince. Vize çıkartacağı vaadi ile hizmet veren ve bu işin profesyoneli olduğunu iddia eden vizecilerin, aldıkları ödeme karşılığında red geldiğinde bir açıklama yapması zorunluluk.
Evrakları hazırlayan, başvuru formunu dolduran, tüm bu süreçte bankayı şöyle yapın, biletleri böyle yapın, otel rezervasyonu şöyle olacak diyerek sizi yönlendiren ve ‘kusursuz başvuru’ yapmanızı sağlayan vizecinin red sonrasında hatayı kendisinin yönettiği süreçte ya da evraklardaki eksikliklerde bulması zaten olası değil. İlla ki çıkmayan vizelerin bir sebebi olacak. Konsolosluk red konusunda açık bir sebep sunmadığı için bu boşluğu doldurmak vizecinin işi.
Daha önce yazdığım, din adamlarının kahraman olduğu yazıdaki gibi. Din adamları yağmur yağdırmak için ne yapacağımızı anlatırlar. Alırlar bizi dağın başına yağmur duasına götürürler. Veeeee, yağmur yağmaz. Sonra asıl işleri başlar. Bize hangi günahları işlediğimizi anlatırlar. Anlatırlar ki neden yağmur yağmadığını tam anlayalım. 🙂
Vizeciler aşırı derecede din adamlarına benzerler. Yağmur yağarsa (vize çıkarsa) onlardan, yağmazsa bizden kaynaklı türlü türlü sebepten. Tıpkı ajanslar, danışmanlar, pazarlamacılar gibi. Neden bugüne kadar markamızın başarılı olmadığını, neden satışlara yansımadığını, neden reklamın hatırlanmadığını çok iyi bilirler. Neyin işe yarayacağını pek bilmezler. Daha da kötüsü “bilirmiş” gibi yaparlar, tıpkı vizeciler gibi, tıpkı din adamları gibi…
Doğru soruları sormazlar. Veriye, bilgiye nasıl yaklaşacaklarını bilmezler.
Ama çok emindirler kendilerinden, yaklaşımlarından…
Sorarsanız “tecrübe” derler özgüvenli şekilde.
Haklıdırlar. Atıp tuttukları tarafımdan da tecrübe edilmiştir.
Bu yazı bir yazı fikri daha doğurdu. Veriyi değerlendirme, doğrulama eğilimi, eleştirel düşünce üzerine. Yakında…